Genel bir gözlem olarak, anne-baba tutumları ile çocuklardaki psikolojik gelişme ve uyum arasında güçlü bir ilişki vardır. Bu nedenle, anne-baba tutumlarının, çocukların değişik toplumsal kaygı biçimlerinin gelişimi sürecinde etkili olduğu görülmektedir.
Anne-baba tutumları arasında demokratik yaklaşımda, çocuğun kişiliğine saygı gösterilir, bağımsız davranması ailesince desteklenir. Aileler, özgürce davranışı onaylanmakla birlikte çocuğun temel kurallara uymasını da bekler. Bu konuda yapılan birçok araştırma, utangaç kimselerin çoğunun, demokratik bir aile yapısına sahip olmadıkları görülmüştür.
Anne-baba tutumları arasında demokratik yaklaşımda, çocuğun kişiliğine saygı gösterilir, bağımsız davranması ailesince desteklenir. Aileler, özgürce davranışı onaylanmakla birlikte çocuğun temel kurallara uymasını da bekler. Bu konuda yapılan birçok araştırma, utangaç kimselerin çoğunun, demokratik bir aile yapısına sahip olmadıkları görülmüştür.

Demokratik Ailelerin Çocukları Utangaç Değil
İlgisiz bir ortamda yetişen çocuk ise, kendi kendine, tek başına bırakılmış demektir. Disiplin hem gevşek, hem tutarsızdır. İlgisiz anne-babalar, çocukta saldırganlık, özsaygı, öz denetim düşüklüğü gibi çok değişik sorunların ortaya çıkmasına da neden olurlar.
Otoriter tutum, anne-babalar tarafından kararlaştırılan kural ve isteklerin çok sıkı uygulanmasıdır. Bu tutumun temel niteliği, anne ve babanın çocuğa karşı gösterdiği baskıdır, önemli olan çocuğun anne-babaya itaatidir. Bu koşullarda yetiştirilen çocuklar daha kolay boyun eğen, otoriteye karşı çekingen kendilerinden güçsüzlere karşı saldırgan ve kural tanımayan bir kişilik geliştirebilirler.
Ağır ceza veren ve eleştiren anne-babaların, çocuklarının da utangaç ve sessiz olacaklarını saptamıştır. Çocuklarda aşırı denetim çocuklarda boyun eğmecilik ve utangaçlığa neden olabilmektedir.
Anne-babanın aşırı baskısı kadar aşırı koruyucu olması da çeşitli ruhsal bozukluklara yol açmaktadır. Aşırı koruma, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermektir. Bunun sonucunda diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan ve duygusal yönden kırılgan bir kişilik oluşturmaktadır. Ayrıca bu doğrultuda yetiştirilen çocukların yeterince girişimci olmadıkları, ileri yaşlarda bile koruyucu aradıktan, özgüvenleri zayıf, sorumluluk almaktan çekinen bireyler olabilmektedirler. [Image]
Çocukluktaki aşın koruyuculuk ile yetişkin yaşamdaki psikiyatrik bozukluklar arasındaki ilişkiyi. Utangaç bireyler üzerinde yapılan bir çalışmada da, utangaç bireyler utangaçlıklarının nedenlerinden biri olarak anne-babalarının aşırı koruyucu tutumlar göstermişlerdir. Utangaçlığın, anne-baba eleştirileri ile aşağılanma veya dışlanmanın sonucu olarak geliştiği gözlemlenmiştir.
Anne, çocuk eğitiminde daima önde gelen kişidir. Pek çok araştırma, çocuğun yakın sosyal çevresinin, özellikle de annesinin eğitim yoluyla desteklenmesinin önemini kanıtlamıştır. Annenin eğitim düzeyi düştükçe, çocuk yetiştirme tarzları yönünden olumsuz pek çok davranış gösterdikleri ve çocuğun özgür girişimlerinin engellendiği gözlenmektedir.
Çocuğa verilen ağır cezalar, yapılan eleştiriler ve çok aşırı denetim utangaçlığa neden olmaktadır. Annenin eğitim düzeyi yükseldikçe, aşırı denetimli anneliğin azaldığı, demokratik davranışın benimsendiği tutumların yaygınlaştığı; annenin eğitim düzeyi düştükçe, otorite, baskı, reddetme ve kısıtlanma tutumlarının arttığı görülmektedir.
Eğitim durumu düşük veya öğretim olanaklarından hiç yararlanmamış anneler, çocuk disiplinini baskı ve fiziksel ceza (özellikle dayak) uygulamaları olarak algılarken, eğitim durumu yüksek annelerin disiplin uygulamalarında daha eğitsel yöntemler tercih etmektedirler. Anne-babanın düzensiz ya da mutsuz yaşamları ya da birbirlerine ve çocuklarına karşı demokratik sayılmayacak baskıcı davranış yöntem alışkanlıkları, çocuk ve gençlerin gerek kişilerarası ilişkilerini, gerekse toplum içindeki yönelimlerini olumsuz biçimde etkilemektedir.
Sonuçta ezik, sıkılgan, çekingen ya da eylemsiz bir davranış yapısı gösteren utangaç kişilikleri nedeniyle gençler, özellikle ergenlik ve daha sonra da yetişkinlik dönemlerinde kendilerini yaşamı güçleştiren önemli kişilik sorunlar karşısında bulabileceklerdir.
Özellikle çocukluk ve daha sonra da ergenlik dönemlerinde anne-baba tutumlarının çocukların kişilik yapılan ve toplumsal davranış biçimlerinin oluşmasında sürekli yansımaları, etkileri olacağı için, utangaçlık gibi yaygın bir kişilik sorunu, eğitim-öğretim süreçlerinde önemle ele alınması gereken bir toplumsallaşma sorunsalı olarak görünmektedir.
Prof. Dr. Abide Güngör Aytar
Gazi Üniversitesi Çocuk Gelişimi Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder